“İçindeki Devi Uyandır” Bülteni
Değerli Step Up Kitap Kulübü üyemiz merhaba,
Kitap Kulübümüz bünyesinde incelediğimiz kitaplarımız hakkındaki görüş ve değerlendirmelerimizi paylaştığımız bültenimizin 7. sayısını sizlere sunuyoruz.
24 Aralık Salı günü online olarak gerçekleştirdiğimiz kitap kulübü toplantısına 34 kitap dostumuz katıldı. Bu toplantımızda ‘Anthony Robbins-İçindeki Devi Uyandır’ kitabının üzerimizde bıraktığı etkileri değerlendirdik.
Açılışımızı moderatör M. İlker Aksoy, daha önce okuyup incelediğimiz kitapları hatırlatarak başladı. Bugüne kadar okuyup değerlendirdiğimiz kitapların koçlukta olmazsa olmaz kitaplar olduğuna vurgu yaptı.
Kitabın Özeti:
Ruhi Okan Çilingiroğlu tarafından kaleme alınan kitap özeti şu şekildedir:
Anthony Robbins’in 1991 yılında kaleme aldığı “İçindeki Devi Uyandır (Awaken The Giant Within)” adlı kitabı, hayatta pek çok noktada kişisel dönüşümün mümkün olduğu ve herkesin içindeki potansiyeli harekete geçirebileceğini vurgular. Ana fikir, hayatımızdaki tüm değişimlerin temelinde, kararlarımızın ve düşüncelerimizin yattığıdır. Hayatımızdan ne istiyoruz ve şu anda bizi neler sınırlıyor gibi sorular ile bireyi harekete geçirmeyi hedefler.
Robbins kitapta, duygusal ve zihinsel değişim için kişisel sorumluluk almanın önemini masaya yatırır ve sürekli değişimin aslında kaçınılmaz olduğunu ancak bu değişimin yönünün bizim kontrolümüzde olduğunu belirtir.
Bu kitap özetinde, kitabı kendimce birkaç bölüme böldüm ve bu bölümleri “atomik hap bilgiler” halinde sizlerle paylaşacağım.
1. Karar Alma Süreçleri: Hayatınızı Şekillendiren Güç
Robbins, karar alma sürecinin hayatın tüm yönlerini şekillendirdiğini savunur. Ona göre, bugün olduğumuz kişi ve gelecekte olacağımız kişi, geçmişte aldığımız kararların bir sonucudur. Kararlar hem günlük yaşamın küçük detaylarını hem de uzun vadeli başarılarımızı belirler.
1.1. Kararların Gücü: Hayatınızın Direksiyonunda Siz Varsınız
Robbins, hayatı yönetmenin anahtarının aktif olarak karar almakta olduğunu belirtir. Pek çok insan, hayatlarını çevresel faktörlere ya da başkalarının kararlarına bırakır. Ancak, gerçek güç, bireyin kendi kararlarını alabilmesi ve bunları eyleme geçirebilmesidir.
- Karar Almaktan Korkmamak: Robbins, birçok kişinin yanlış karar alma korkusuyla eylemsiz kaldığını açıklar. Ancak, hareketsizlik bile bir karar olduğu için sonuçları yine kaçınılmazdır.
1.2. Büyük Kararlar ve Küçük Kararlar
Hayatta aldığımız kararlar iki kategoriye ayrılabilir:
- Büyük Kararlar: Evlilik, kariyer seçimi, yaşam tarzı değişikliği gibi uzun vadeli etkileri olan kararlar.
- Küçük Kararlar: Günlük alışkanlıklar, harcamalar veya boş zaman aktiviteleri gibi kısa vadeli etkileri olan kararlar.
Robbins, her iki tür kararın da birleşerek hayatın genel yönünü belirlediğini söyler. Örneğin, sabah erken kalkma veya sağlıklı yemek yeme gibi küçük kararlar, uzun vadede büyük değişimler yaratır.
1.3. Karar Almanın 3 Adımı
Robbins, etkili kararlar almak için izlenmesi gereken üç adımı şu şekilde tanımlar:
- Netlik Kazanın: Robbins diyor ki, “Daha fazla para kazanmak istiyorum” gibi belirsiz hedefler yerine, “Bir yıl içinde gelirimi %20 artıracağım” gibi net hedefler belirleyin.
- Hemen Harekete Geçin: Karar almanın en önemli kısmı, hemen uygulamaya geçmektir. Harekete geçmeyen bir karar, aslında bir fikirden öteye geçemez.
- Esnek ve Kararlı Olun: Bu kısım gerçekten altın değerinde. Robbins diyor ki, “Başarısızlık sadece bir ders alma fırsatıdır.” İlk planınız işe yaramazsa, stratejiyi değiştirin ama hedeften vazgeçmeyin.
Bu noktada, James Clear’ın “Atomik Alışkanlıklar” kitabına da bir bağlama yapmak isterim, alışkanlıkları tanımlamada uyguladığımız netlik ve ölçülebilirlik, kararlar için de aynı şekilde uygulanmalıdır.
1.4. Karar Verirken Duyguların Rolü
Robbins, kararlarımızın mantıktan çok duygular tarafından yönlendirildiğini söyler. Duygular, neyin önemli olduğunu ve hangi yöne gideceğimizi belirleyen güçlü araçlardır.
- Ağrı ve Zevk İlkesi: İnsanlar, genellikle acıdan kaçınmak veya zevk elde etmek için karar alırlar. Robbins, bu iki motivasyon kaynağını anlamanın, daha bilinçli kararlar almayı kolaylaştırdığını belirtir. Örneğin: Sağlıklı yaşam tarzı benimsemek istiyorsanız, sağlıksız beslenmenin getirdiği uzun vadeli acıyı ve sağlıklı bir yaşamın sunacağı uzun vadeli zevki bir arada düşünün. Sadece olumsuzu değil, olumluyu da mutlaka değerlendirmeye dahil edin.
1.5. Eski Kararları Yeniden Değerlendirme
Robbins, birçok insanın geçmişte aldığı kararların farkında olmadan bugünlerini etkilediğini söyler. Örneğin:
- “Ben başarısız biriyim” gibi bir inanış, (sebebi ne olursa olsun) geçmişte alınmış bir karar olabilir.
- Bu kararların farkına varmak ve onları yeniden değerlendirmek, daha özgür ve güçlü bir yaşam için gereklidir.
1.6. Kararların Temelindeki İnançlar
Robbins, kararların altında yatan inançların çok önemli olduğunu savunur. Olumlu bir inanç sistemi, daha cesur ve etkili kararlar almayı sağlar.
- Olumsuz İnançları Tespit Etme: “Yeterince iyi değilim” gibi inançlar, sizi doğru kararlar almaktan alıkoyabilir.
- Yeni İnançlar Geliştirme: Robbins, bu inançları “Yeterliyim ve başarabilirim” gibi destekleyici inançlarla değiştirmenin önemini vurgular.
1.7. Hızlı ve Etkili Karar Alma Teknikleri
Robbins, hızlı ve doğru karar almayı öğrenmenin başarının anahtarı olduğunu söyler.
- Bilgi Toplayın: Bu adımda Robbins önemli bir uyarıda bulunuyor- evet, bilgi önemli ama “analiz paralizine (analysis paralysis)” yakalanmamak lazım. Yani sürekli araştırma yapıp hiç harekete geçmemek. Kendimden biliyorum, bazen o kadar çok araştırma yapıyoruz ki, asıl aksiyonu almayı unutuyoruz!
- Sezgilerinizi Dinleyin: Bazen mantık kadar sezgiler de doğru kararlar almanıza yardımcı olabilir. Robbins, sezgilerinizin genellikle bilinçaltınızdaki bilgi ve deneyimlerden kaynaklandığını belirtir.
- Kararınızı Test Edin: Robbins, kararınızı eyleme geçirmeden önce olası sonuçlarını düşünmenizi önerir. “Bu karar beni hedefime yaklaştırıyor mu?” sorusunu sormayı tavsiye eder.
1.8. Karar Almada Harekete Geçmek İçin İpuçları
- Küçük Adımlar Atın: Büyük kararları uygulamak göz korkutucu olabilir. Bu yüzden, kararlarınızı daha küçük ve uygulanabilir adımlara bölün.
- Hemen Başlayın: Robbins, “Başlamak için doğru zamanı beklemek, hiçbir zaman harekete geçmemek demektir” der.
- Geri Bildirim Alın: Aldığınız kararların sonuçlarını izleyin, imkân varsa çevrenizden dinleyin ve gerektiğinde stratejinizi değiştirin.
1.9. Bu bölüm için bir pratik egzersiz: “Karar Alma Yeteneğinizi Güçlendirin”
Robbins, karar alma süreçlerini geliştirmek için şu egzersizi önerir:
- Önemli bir kararı belirleyin: Hayatınızda en çok etkisi olacak bir kararı seçin.
- Alternatiflerinizi yazın: Bu kararla ilgili tüm seçeneklerinizi listeleyin.
- Sonuçları düşünün: Her bir seçeneğin kısa ve uzun vadeli sonuçlarını değerlendirin.
- Hemen bir adım atın: Kararınızı belirleyin ve bir sonraki eylemi planlayın.
2. İnanışlar: Başarıya Giden Yolun Kilidi
Robbins, inanışların bireyin hayatını şekillendiren en güçlü faktörlerden biri olduğunu savunur. İnanışlar, dünyayı nasıl algıladığımızı, kararlarımızı ve davranışlarımızı belirler. Robbins, olumlu inanışların başarıya, mutluluğa ve tatmine ulaşmada kritik bir rol oynadığını, olumsuz inanışların ise bu yolculuğu engelleyebileceğini ifade etmiştir. Hepimizin ortak bir davranışını örnek vermek isterim, “Ben bunu yapamam!”, ve anında bir duvar örülür bizler için.
2.1. İnanışların Tanımı ve Etkisi
Robbins’e göre inanışlar, geçmiş deneyimlerden ve çevresel etkilerden oluşan zihinsel kalıplardır.
- İnanışlar ve Davranışlar: İnsanlar inanışlarına göre hareket eder. Eğer bir kişi bir işi başarabileceğine inanırsa, o hedefe yönelik çaba gösterebilir. Ancak, başarısız olacağına inanan biri, daha en başından bu hedefe ulaşamayacak şekilde hareket eder.
- Kendi Kendini Gerçekleştiren Kehanet: Robbins, inanışların genellikle kendi kendini gerçekleştiren kehanetler gibi çalıştığını vurgular. Örneğin, “Yeterince iyi değilim” inanışı, kişinin fırsatları görmezden gelmesine ve dolayısıyla başarısız olmasına neden olur.
2.2. Olumlu ve Olumsuz İnanışlar
- Olumlu İnanışlar: Bizi motive eder ve potansiyelimizi gerçekleştirmemize yardımcı olur. Örneğin: “Başarabilirim.” “Her sorun bir çözüm fırsatıdır.”
- Olumsuz İnanışlar: Engelleyici ve sınırlayıcıdır. Bu tür inanışlar genellikle korku ve güvensizlikten kaynaklanır. Örneğin: “Ben buna layık değilim.” “Hata yapmak, başarısızlık demektir.”
2.3. İnanışların Oluşumu
Robbins, inanışların çoğunlukla çocukluk dönemi deneyimlerinden, ailemizden, sosyal çevremizden ve medya gibi dış kaynaklardan oluştuğunu belirtir.
- Geçmiş Deneyimler: Başarılar ve başarısızlıklar, inanışlarımızın temelini oluşturur.
- Otorite Figürleri: Aile, öğretmenler veya lider figürler bize hayatımız boyunca inanışlar aşılayabilir.
- Kültürel Kalıplar: Bulunduğumuz sosyal çevre ya da toplumsal kalıplar, bizlerde pek çok inanış kalıbı oluşturabilir.
Robbins, inanışlarımızın kaynağını anlamanın onları değiştirmek için ilk adım olduğunu vurgular.
2.4. İnanışların Gücünü Anlamak
Robbins, inanışların gücünü anlamamız için iki önemli kavram sunar:
- Destekleyici İnanışlar: Bizi ileriye taşır ve zorluklarla başa çıkmamıza yardımcı olur.
- Sınırlayıcı İnanışlar: Korkularımız ve kendimize koyduğumuz sınırlar nedeniyle potansiyelimizi engeller.
2.5. İnanışların Dönüştürülmesi
Robbins, sınırlayıcı inanışların değiştirilmesi için aşağıdaki adımları önerir:
- Sınırlayıcı İnanışları Tanımlayın: Öncelikle sizi geride tutan inanışları belirleyin. Örneğin: “Bunu yapmak için yeterince yetenekli değilim.”, “Bu yaştan sonra yeni bir şey öğrenemem”.
- İnanışın Etkilerini İnceleyin: Bu inanışın size nasıl zarar verdiğini sorgulayın. Bu inanış sizi hangi fırsatlardan mahrum bırakıyor?
- Yeni Bir İnanış Geliştirin: Eski inanışın yerine sizi destekleyecek yeni bir inanış oluşturun. Örneğin: “Her şeyi öğrenebilirim, çünkü yeterince çalışırım.”
- Eylemle Pekiştirin: Yeni inanışınızı destekleyecek eylemler yaparak, bu inanışı güçlendirin.
2.6. Referans Noktaları Yaratmak
Robbins, inanışların güçlendirilmesi için referans noktaları yaratmanın önemini vurgular. Referans noktaları, bir şeyin mümkün olduğunu gösteren gerçek örneklerdir.
- Geçmiş Başarıları Hatırlamak: Daha önce başardığınız bir şeyi hatırlamak, gelecekteki inanışlarınızı güçlendirebilir.
- Başka İnsanlardan İlham Almak: Bir işi başaran başkalarını gözlemleyerek, “Eğer o yapabildiyse, ben de yapabilirim” düşüncesini benimseyin.
2.7. Güçlü İnanışlar Geliştirmek İçin Teknikler
Robbins, güçlü inanışlar geliştirmek için pratik yöntemler sunar:
- Olumlu Onaylamalar: Günlük olarak kendinize olumlu cümleler tekrarlayın. Örneğin: “Her gün daha da çok şey öğreniyorum ve bu başkaları tarafından da görülüyor, onaylanıyor.”
- Başarı Günlüğü Tutmak: Her gün başardığınız küçük şeyleri yazın. Bu, olumlu inanışlarınızı besler.
- Hayal Gücünü Kullanmak: Kendinizi hedeflerinize ulaşmış gibi hayal etmek, inanışlarınızı güçlendirebilir.
2.8. Başarıya Giden Yol: İnanç ve Hedef Uyumunu Sağlamak
Robbins, inanışların hedeflerinizle uyumlu olmasının başarı için kritik olduğunu söyler. Eğer hedeflerinize inanışlarınızla çelişen bir düşünce eklenirse, başarı şansı düşer.
- Uyumlu İnançlar: Hedeflerinize ulaşmanız için gerekli olan becerilere sahip olduğunuza inanmalısınız.
- Tutarlılık: İnançlarınız ve eylemleriniz tutarlı olduğunda daha güçlü bir ilerleme kaydedersiniz.
2.9. Bu bölüm için bir pratik egzersiz: İnanışlarınızı Dönüştürün
Robbins, inanışları değiştirmek için şu egzersizi önerir (Atomik Alışkanlıklar kitabındaki egzersizler de bu:
- Hayatınızda sizi sınırlayan bir inanışı belirleyin.
- Bu inanışın sizi nasıl engellediğini yazın.
- Bunun yerine geçecek yeni bir inanışı tanımlayın.
- Yeni inanışınızı destekleyecek en az üç eylem planlayın ve uygulayın.
3. Duygusal Durumlar: İyi Hissetmenin Gücü
Anthony Robbins, duygusal durumların hayatımızın tüm yönlerini etkilediğini vurgular. Başarı, mutluluk ve tatmin duygusal durumlarımızla yakından ilişkilidir. Robbins’e göre, doğru duygusal durumu yaratmak, yalnızca hayatta daha fazlasını başarmamıza değil, aynı zamanda süreçten keyif almamıza da olanak tanır.
3.1. Duygusal Durum Nedir?
Duygusal durumlar, o anki fiziksel ve zihinsel halimizi tanımlar. Bu durumlar, düşüncelerimizi, hislerimizi ve davranışlarımızı doğrudan etkiler. Robbins, güçlü bir duygusal duruma sahip olmanın, zorluklarla daha etkili bir şekilde başa çıkmamıza ve hedeflerimize daha hızlı ulaşmamıza yardımcı olduğunu belirtir.
- Olumlu Duygusal Durumlar: Enerjik, kendine güvenen ve motive hissettiğimiz durumlar.
- Olumsuz Duygusal Durumlar: Korku, stres, umutsuzluk gibi bizi geriye çeken durumlar.
3.2. Duygusal Durumların Gücü
Robbins, duygusal durumların iki temel güce dayandığını açıklar:
- Duygusal Durumların Kararlarımız Üzerindeki Etkisi: Duygusal olarak kendimizi güçlü hissettiğimizde daha cesur ve kararlı adımlar atarız. Olumsuz duygusal durumlar ise bizi eylemsizliğe ve kararsızlığa sürükler.
- Performansı Etkileme Gücü: Sporcular, sanatçılar ve iş dünyası liderleri gibi başarılı insanlar, genellikle güçlü duygusal durumlarını nasıl sürdüreceklerini bilirler. Robbins, “En iyi performans, en iyi duygusal durumdan gelir” der.
3.3. Duygusal Durumları Kontrol Etmek: Üç Temel Unsur
Robbins, duygusal durumlarımızı kontrol edebilmek için üç temel unsura odaklanmamız gerektiğini savunur:
- Fizyoloji: Vücut duruşumuz, nefes alma şeklimiz ve fiziksel hareketlerimiz duygusal durumumuzu etkiler. Örnek: Dik durmak, derin nefes almak ve gülümsemek, pozitif duygular yaratır.
- Odaklanma: Neye dikkat ettiğimiz, nasıl hissettiğimizi belirler. Olumsuz Örnek: Sadece sorunlara odaklanmak, stres yaratır. Olumlu Örnek: Çözümlere ve fırsatlara odaklanmak, umut verir. (Sorunun değil, çözümün parçası olmak deriz ya hep!)
- İçsel Dil: Kendimize ne söylediğimiz ve bu söylemleri nasıl ifade ettiğimiz, duygusal durumlarımızı doğrudan etkiler. Örnek: “Ben bu durumu yönetebilirim” gibi olumlu ifadeler, öz güven artırır.
3.4. Fizyolojinin Rolü: Vücudunuzu Yöneterek Zihninizi Yönetmek
Robbins, fizyolojik durumun duygusal durum üzerindeki etkisine büyük önem verir.
- Postür ve Duruş: Dik durmak, omuzları geri atmak ve başı yukarıda tutmak, öz güven duygusunu artırır.
- Hareket ve Egzersiz: Fiziksel aktivite, endorfin salgılanmasını artırır ve olumsuz duyguları azaltır. Robbins, enerjinizi yükseltmek için kısa süreli egzersizler yapmayı önerir.
- Nefes Kontrolü: Robbins, stresli veya endişeli anlarda derin ve kontrollü nefes almanın önemine vurgu yapar.
3.5. Odaklanmanın Gücü: Düşüncelerinizi Yönetmek
Robbins, dikkatimizi nereye yönlendirdiğimizin, duygularımızı ve sonuçta elde edeceğimiz başarıyı belirlediğini açıklar.
- Probleme Değil, Çözüme Odaklanın: Bir sorunun sadece kötü yanlarına odaklanmak yerine, bu durumu çözmek için neler yapabileceğinizi düşünün.
- Minnettarlık/Öz Takdir Pratiği: Günlük olarak hayatınızdaki olumlu şeylere odaklanmak, olumlu duygusal durumlar yaratır.
3.6. İçsel Dilin Gücü: Sözcüklerinizi Yeniden Çerçevelemek
Robbins, içsel dilin ve kullandığımız kelimelerin, duygusal durumlarımızı nasıl şekillendirdiğini vurgular.
- Olumlu Söylemler: Zorlayıcı durumlarda bile olumlu ifadeler kullanmak, zihinsel durumu iyileştirir. Örneğin: “Bu çok zor” yerine, “Bu bir meydan okuma ve ben bunu başarabilirim” demek.
- Kelimeleri Yumuşatmak: Olumsuz duyguları daha hafif kelimelerle ifade etmek, duygusal durumları iyileştirebilir. Örneğin: “Bu beni çıldırtıyor/delirtiyor/öfkelendiriyor” yerine, “Bu beni biraz rahatsız ediyor” demek.
3.7. Olumsuz Duygusal Durumlardan Kurtulma Stratejileri
Robbins, olumsuz duygusal durumlardan çıkmak için birkaç etkili yöntem sunar:
- Durumu Yeniden Çerçevelemek: Durumu farklı bir perspektiften görmek. Örnek: “Bu bir sorun” yerine, “Bu bir öğrenme fırsatı.”
- Duygu Değiştirme Egzersizi: Hemen fizyolojik bir değişiklik yapın (örneğin, yerinizden kalkıp yürüyün veya bir şarkı söyleyin).
- Olumlu Bir Hafızayı Hatırlamak: Size mutluluk veren bir anıyı düşünmek, duygusal durumunuzu anında iyileştirebilir.
3.8. Duygusal Durumları Kalıcı Hale Getirmek
Robbins, olumlu duygusal durumların kalıcı hale getirilmesi için düzenli pratik yapılması gerektiğini vurgular:
- Ritüeller Oluşturun: Günlük olumlu alışkanlıklar, duygusal durumları güçlendirir. Örneğin: Sabah güne minnettarlık/öz takdir ve hedef belirleme ile başlamak.
- Kendinizi Pozitif İnsanlarla Çevreleyin: Çevremizdeki insanların enerjisi, duygusal durumumuzu etkiler. Olumlu insanlarla vakit geçirmek, kendimizi daha iyi hissetmemize yardımcı olur.
3.9. Bu bölüm için bir pratik egzersiz: Anında Duygu Değiştirme
Robbins, olumsuz bir duygusal durumda olduğunuzu fark ettiğinizde şu adımları uygulamanızı önerir:
- Fizyolojinizi/Postürünüzü Değiştirin: Ayağa kalkın, dik durun ve derin nefes alın.
- Odak Noktanızı Değiştirin: Düşüncelerinizi olumlu bir anıya veya çözüm odaklı bir konuya yönlendirin.
- İçsel Dilinizi Kontrol Edin: Kendinize cesaret veren ve motive eden bir ifade söyleyin. Örneğin: “Bu durumu yönetebilirim, çünkü daha önce başardım.”
4. Hedef Belirleme: Hayalinizi Somutlaştırın
Robbins’e göre, hedef belirleme, hayatınızı yönlendiren en güçlü araçlardan biridir. Bir hayali gerçeğe dönüştürmek için, o hayalin somut bir hedefe dönüşmesi gerekir. Robbins, net ve motive edici hedeflerin, insanların potansiyellerini gerçekleştirmelerini sağladığını vurgular.
4.1. Hedeflerin Önemi
Hedef belirlemenin hayatın her alanında başarıya ulaşmak için kritik olduğunu savunan Robbins, hedeflerin:
- Odaklanmayı Artırdığını: Net hedefler, zihinsel enerjinizi doğru yöne kanalize eder.
- Motivasyonu Güçlendirdiğini: Hedefler, sizi harekete geçiren bir “neden” yaratır.
- Ölçülebilir Başarılar Sağladığını: Hedefler, ilerlemenizi ve başarılarınızı değerlendirmek için bir ölçüt sunar.
4.2. Hedef Belirlemenin Temel İlkeleri
Robbins, etkili bir hedefin aşağıdaki özelliklere sahip olması gerektiğini belirtir:
- Net ve Spesifik Olmalı: “Başarılı olmak istiyorum” yerine, “Bir yıl içinde işimde terfi etmek istiyorum” gibi spesifik ifadeler kullanın.
- Ölçülebilir Olmalı: Hedefinize ne zaman ve nasıl ulaştığınızı belirleyebileceğiniz bir ölçüt olmalıdır.
- Ulaşılabilir Olmalı: Hedefleriniz iddialı ama gerçekçi olmalıdır.
- Özgün Olmalı: Hedefleriniz, gerçekten sizin isteklerinizi ve değerlerinizi yansıtmalıdır.
- Zaman Sınırı Belirlenmeli: Hedeflerinize ulaşmak için bir zaman dilimi belirlemek, odaklanmayı artırır.
4.3. Hedefleri Hayallerden Ayırmak
Robbins, birçok insanın hedef belirlemek yerine sadece hayal kurduğunu açıklar. Bir hedef ile hayal arasındaki fark, eylem planıdır.
- Hayal: “Daha sağlıklı olmak istiyorum.”
- Hedef: “Günde 30 dakika yürüyüş yaparak, altı ay içinde 5 kilo vereceğim.”
4.4. Hedef Belirlemenin Psikolojik Temelleri
Robbins’e göre, hedefler yalnızca somut sonuçlar elde etmek için değil, aynı zamanda zihinsel durumu güçlendirmek için de önemlidir.
- Kendine Güven: Net hedeflere ulaşmak, öz güveni artırır ve daha büyük hedeflere ulaşma motivasyonu sağlar.
- Amaç Duygusu: Hedefler, hayatınıza anlam ve yön katar.
4.5. Hedef Belirleme Süreci: Robbins’in Adımları
Robbins, hedef belirleme sürecini daha etkili hale getirmek için bir dizi adım sunar:
1. Ne İstediğinizi Belirleyin: Hedeflerinizin tam olarak ne olduğunu yazılı bir şekilde ifade edin.
- Örnek: “Finansal bağımsızlık istiyorum” yerine, “Altı ay içinde kendi eğitimimi kurgulayarak ve vermeye başlayarak ayda X TL kazanacağım” gibi spesifik olun.
2. Neden İstediğinizi Anlayın: Hedefinizin arkasındaki motivasyonu anlamak, onu gerçekleştirmek için gereken enerjiyi sağlar. Robbins, bu adımı “Hedefinize anlam yüklemek” olarak tanımlar.
- Örnek: “Kendi eğitimimi kurgulamak ve vermek istiyorum, bu sayede inandığım kültürü daha fazla insana yaymak istiyorum”
3. Hedefinizi Zaman Çizelgesine Oturtun: Hedefinize ulaşmak için bir zaman sınırı belirleyin.
- Örnek: “Altı ay içinde kendi bu eğitimi vermeye başlayacağım.”
4. Hedefi Daha Küçük Adımlara Bölün: Büyük hedeflerinizi, ulaşılabilir küçük aşamalara ayırarak ilerlemenizi kolaylaştırabilirsiniz.
- Örnek: Eğitim tasarlama hedefi için:
1. Eğitim konusunu netleştirmek.
2. Eğitim içeriğini ve akışını hazırlamak.
3. İlk demo eğitimi vermek.
5. Eyleme Geçin: Robbins, harekete geçmenin hedef belirlemenin en kritik adımı olduğunu belirtir. İlk küçük adımı atmak, süreci başlatır ve ivme kazandırır.
6. Olumsuz Hedeflerden Kaçınmak
Robbins, bazı hedeflerin insanları motive etmek yerine engellediğini söyler. Bu tür hedefler genellikle olumsuz bir dile sahiptir.
- Olumsuz Örnek: “Artık başarısız olmak istemiyorum.”
- Olumlu Örnek: “Her ay belirlediğim hedefleri başarıyla tamamlayacağım.”
7. Hedeflere Ulaşma Stratejileri
Hedeflerinize ulaşmanızı kolaylaştıracak stratejiler şunlardır:
1. Görselleştirme: Hedefinizi gerçekleştirmiş olduğunuzu hayal etmek, motivasyonu artırır.
2. Sorumluluk Almak: Hedeflerinizi başkalarına anlatmak, sizi sorumluluk sahibi hissettirir.
3. Esnek Olmak: Yolda karşılaştığınız engelleri aşmak için stratejinizi gerektiğinde değiştirmekten çekinmeyin.
8. Hedef Belirlemede Sık Yapılan Hatalar
Robbins, birçok insanın hedef belirlerken şu hataları yaptığını belirtir:
- Belirsizlik: Net olmayan hedefler koymak.
- Gerçekçi Olmayan Beklentiler: Zaman ve kaynakları aşırı küçümsemek.
- Kendi Hedeflerini Belirlememek: Başkalarının istekleri doğrultusunda hedefler belirlemek.
9. Hedef Belirlemede Motivasyonun Sürekliliği
Robbins, motivasyonu yüksek tutmak için şunları önerir:
- Başarılarınızı Kutlayın: Küçük zaferlerinizi bile kutlamak, motivasyonunuzu artırır.
- Yolda Öğrenmeye Odaklanın: Hedefe giden süreçte öğrendikleriniz, sonuca ulaşmak kadar değerlidir.
- Kendi Kendinizi Takip Edin: Hedeflerinize yönelik ilerlemenizi düzenli olarak değerlendirin.
10. SMART Hedef Modeli ve Robbins’in Yorumu
Robbins, hedef belirlemede popüler olan SMART (Specific, Measurable, Achievable, Relevant, Time-bound) modelinin etkili olduğunu ancak kişinin bu modeli duygusal bir bağ ile güçlendirmesi gerektiğini savunur.
- Hedeflere Duygusal Enerji Katın: Robbins, bir hedefe duyulan tutkunun, o hedefe ulaşmak için gereken en büyük itici güç olduğunu belirtir.
4.6. Bu bölüm için bir pratik egzersiz: Hedef Belirleme Çalışması
Robbins, hedeflerinizi netleştirmek ve somutlaştırmak için aşağıdaki egzersizi önerir:
- 5 yıl içinde nerede olmak istediğinizi hayal edin.
- Bu hayalinizi somut ve spesifik bir hedefe dönüştürün. (SMART hedefler kullanabilirsiniz).
- Hedefinizin arkasındaki motivasyonu yazın.
- Hedefinize ulaşmak için ilk üç adımı belirleyin.
- Her gün bu hedef için bir şey yapmaya kendinize söz verin.
- Süreci düzenli takip ederek yolda kalın.
5. Kendi Kendini Yönetme: Başarıyı Sürdürülebilir Kılın
Anthony Robbins, başarıyı elde etmenin yalnızca bir başlangıç olduğunu, asıl önemli olanın bu başarıyı sürdürülebilir hale getirmek olduğunu ifade eder. Bunun yolu ise bireyin kendi kendini etkin bir şekilde yönetmesinden geçer. Kendi kendini yönetme, bireyin hem içsel kaynaklarını (düşünceler, duygular ve enerji) hem de dışsal kaynaklarını (zaman, çevre ve fırsatlar) etkili bir şekilde kontrol etmesi anlamına gelir.
5.1. Kendi Kendini Yönetmenin Önemi
Robbins, kendi kendini yönetme becerisini geliştiren insanların:
- Daha az stres yaşadığını,
- Zorluklarla daha etkili başa çıktığını,
- Daha yüksek bir performans ve tatmin duygusuna sahip olduğunu belirtir. Başarıyı sürdürülebilir kılmanın yolu, bireyin kendi kendine liderlik etme yeteneğini geliştirmesidir.
5.2. Kendi Kendini Yönetmenin Temel Unsurları
Robbins, kendi kendini yönetmenin üç ana unsuru olduğunu savunur:
1. Düşünce Yönetimi:
- Pozitif Zihniyet: Başarılı insanlar, olumlu bir bakış açısını koruma konusunda bilinçli çaba harcar. Robbins, düşüncelerinizi kontrol edemediğinizde, hayatınızı kontrol edemeyeceğinizi vurgular.
Örnek: “Bu zor” yerine, “Bu bir öğrenme fırsatı” düşüncesini benimsemek.
Örnek: “Zoru hallederiz, imkânsız vakit alır” yaklaşımı ile, zorlukları tiye almak.
- Olumsuz İnançları Değiştirmek: Bireyin kendi potansiyelini sınırlandıran inançlarını fark edip dönüştürmesi önemlidir.
2. Zaman Yönetimi:
- Önceliklendirme: Robbins, her bireyin yapması gereken en önemli şeyin, kendi değerlerine ve hedeflerine uygun bir zaman yönetimi sistemi geliştirmek olduğunu belirtir.
- Pareto İlkesi: İşlerin %20’si, sonuçların %80’ini oluşturur. Önemli olan bu %20’yi belirlemektir.
- Planlama: Robbins, günü planlamanın yalnızca işleri tamamlamak değil, aynı zamanda hayatın kontrolünü eline almak için kritik olduğunu savunur.
3. Enerji Yönetimi:
- Fiziksel Enerji: Sağlıklı bir beden, daha yüksek bir enerji seviyesi sağlar. Robbins, düzenli egzersiz, sağlıklı beslenme ve yeterli uykunun enerji yönetimi için temel olduğunu vurgular.
- Duygusal Enerji: Olumsuz insanlardan ve toksik ortamlardan uzak durmak, duygusal enerjiyi korumanın yollarından biridir.
- Zihinsel Enerji: Meditasyon, farkındalık çalışmaları (profesyonel koçluk hizmeti almak) ve düzenli okuma gibi pratikler zihinsel enerjiyi artırabilir.
5.3. Kendi Kendini Yönetmede Karşılaşılan Engeller
Robbins, bireylerin kendi kendini yönetme konusunda karşılaştığı yaygın engelleri şu şekilde sıralar:
- Prokrastinasyon/Erteleme: İşi erteleme alışkanlığı, başarının en büyük düşmanıdır. Çözüm: Robbins, 2 dakika kuralını önerir; yapılması gereken işe sadece iki dakika başlamak bile çoğu zaman işi tamamlamaya yol açar. (Japonya’da, 1 dakika kuralı diye de geçer bu yöntem).
- Odak Eksikliği: Robbins, odaklanma becerisinin çağımızda en değerli yeteneklerden biri olduğunu savunur. Çözüm: Gün boyunca dikkatinizi dağıtan unsurları belirleyin ve bunları ortadan kaldırın.
- Stres ve Kaygı: Robbins, stresin yaratıcılığı ve üretkenliği engellediğini belirtir. Çözüm: Robbins, stres yönetimi için nefes egzersizleri ve perspektif değişikliği gibi teknikler önerir.
5.4. Kendi Kendini Yönetmede Disiplin ve Alışkanlıkların Rolü
Robbins, başarıyı sürdürülebilir kılan şeyin, bireyin sahip olduğu disiplin ve alışkanlıklar olduğunu ifade eder.
- Disiplin: Robbins, disiplinin duygulardan bağımsız bir şekilde harekete geçmeyi sağladığını söyler. Motivasyon geçici olabilir, ancak disiplin sürdürülebilirdir.
- Alışkanlıklar: Küçük ama tutarlı alışkanlıklar büyük sonuçlara yol açar. Robbins, alışkanlıkların uzun vadeli başarının temeli olduğunu belirtir. Örnek: Sabah rutini oluşturmak, başarı için zihinsel ve fiziksel bir zemin hazırlayabilir.
5.5. Robbins’in Etkili Yönetim Araçları ve Teknikleri
1. Haftalık Hedef Belirleme ve Değerlendirme: Her hafta başında bir hedef belirleyin ve sonunda bu hedefinize ulaşıp ulaşmadığınızı değerlendirin. Bu süreç, düzenli bir şekilde kendi kendinizi gözlemlemenize olanak tanır.
2. Günlük Soru Teknikleri: Robbins, sabah ve akşam kendinize belirli sorular sormayı önerir:
- Sabah Soruları: “Bugün en çok neye odaklanacağım?”, “Bugün nasıl bir insan olmak istiyorum?”
- Akşam Soruları: “Bugün neleri iyi yaptım?”, “Yarın nasıl daha iyi olabilirim?”
3. “1 Saat Kuralı”: Her gün kendinizi geliştirmek için en az bir saat ayırın. Bu süreyi kitap okumak, meditasyon yapmak veya yeni bir beceri öğrenmek için kullanabilirsiniz.
4. “Sonuç Odaklı Düşünme”: Robbins, zamanınızı ve enerjinizi harcamadan önce, her adımınızın sizi hedeflerinize yaklaştırıp yaklaştırmadığını düşünmenizi önerir.
5.6. Pratik Egzersiz: Kendi Kendini Yönetme Çalışması
Robbins, kendi kendini yönetme becerisini geliştirmek için şu adımları önerir:
- Hedeflerinizi Yazın: Hayatınızın hangi alanında kendinizi geliştirmek istiyorsanız, o alanla ilgili bir hedef belirleyin.
- Günlük Planlama Yapın: Sabah her gün için bir plan yapın ve günün sonunda bu planın ne kadarını başardığınızı değerlendirin.
- Enerji Yönetimine Dikkat Edin: Gün boyunca enerjinizi nasıl kullandığınızı gözlemleyin ve yüksek enerjili durumları artırmaya çalışın.
- Zihinsel Odaklanma: Her gün 10 dakika boyunca hedeflerinizi ve bu hedeflere ulaşmak için yapmanız gerekenleri görselleştirin.
6. İnsan İlişkileri: Bağ Kurarak Güçlenin
Robbins, insan ilişkilerinin hayatımızın her alanında temel bir rol oynadığını ve güçlü, sağlıklı ilişkiler kurmanın mutluluğun ve başarının anahtarı olduğunu vurgular. İyi bir ilişki kurabilmek için yalnızca kendi ihtiyaçlarımıza odaklanmak değil, karşımızdaki kişinin ihtiyaçlarını ve duygularını da anlamak gerekir.
6.1. İlişkilerin Temeli: Güven ve Empati
- Güven: Her ilişkinin temelinde güven yer alır. İnsanlar, güvendikleri kişilerle daha derin bağlar kurar. Robbins, güveni inşa etmek için açık iletişim, dürüstlük ve tutarlılığın önemini vurgular.
- Empati: Başarılı bir ilişkinin anahtarı, karşınızdaki kişinin bakış açısını anlamaktır. Empati kurarak, onların duygularını ve düşüncelerini daha iyi kavrayabilirsiniz. Robbins şöyle der: “İnsanları anlamadan onları etkileyemezsiniz.”
6.2. İletişim Sanatı: Anlamlı Bağlar Kurmak
Etkili iletişim, ilişkilerin gelişiminde kritik bir rol oynar. Robbins, iletişimi sadece konuşmak olarak değil, karşılıklı bir paylaşım olarak tanımlar.
- Aktif Dinleme: Karşınızdakini gerçekten anlamak için aktif bir şekilde dinleyin. Dinlerken yalnızca cevap vermeye değil, söylenenleri anlamaya odaklanın.
- Tonlama ve Beden Dili: Robbins, iletişimde yalnızca kelimelerin değil, tonlama, beden dili ve enerji seviyesinin de önemli olduğunu belirtir. Söylediklerinizle bu unsurlar uyumlu olmalıdır.
6.3. İnsanların Temel İhtiyaçlarını Anlamak
Robbins, insanların belirli temel ihtiyaçlara sahip olduğunu ve bu ihtiyaçların karşılanmasıyla ilişkilerin daha sağlıklı hale geldiğini açıklar.
- Sevilme ve Bağlılık: İnsanlar, kabul görmek ve sevilmek ister. Bu ihtiyacı karşılayarak daha derin bağlar kurabilirsiniz.
- Takdir ve Değer Görme: Robbins, insanlara verdikleri değer ve çaba için takdir gösterilmesinin ilişkileri güçlendirdiğini belirtir.
6.4. İlişkileri Güçlendiren Stratejiler
Robbins, sağlıklı ve güçlü ilişkiler kurmak için bazı stratejiler önerir:
- Samimiyet ve Açıklık: Kendinizi açık ve dürüst bir şekilde ifade edin. Aynı zamanda karşınızdaki kişiye de aynı açıklığı sunun.
- Ortak Değerler: İnsanlar genellikle ortak değerlere sahip kişilerle daha güçlü bağlar kurar. Ortak noktalarınızı keşfedin ve bunları vurgulayın.
- Pozitiflik: Robbins, negatif eleştirilerin yerine pozitif geri bildirim vermenin önemini vurgular. Eleştiriler yapıcı olmalı, ilişkide güveni zedelememelidir.
6.5. İlişkilerde Sorun Çözme
Robbins, her ilişkinin zaman zaman sorunlarla karşılaşabileceğini ancak bu sorunların doğru bir şekilde ele alınarak ilişkiyi güçlendirebileceğini savunur.
- Sorunları Konuşarak Çözmek: İletişimsizlik, birçok sorunun temelinde yatar. Sorunlarınızı açıkça ve suçlamadan konuşun.
- Soruna Değil Çözüme Odaklanmak: Karşılıklı suçlamalar yerine, birlikte çözüm yolları arayın.
6.6. Sevgi ve İlişkilerde Uzun Süreli Mutluluk
Robbins, romantik ilişkilerin uzun vadeli mutluluk için özel bir öneme sahip olduğunu vurgular.
- Sevgi Dilinizi Bulun: İnsanlar sevgiyi farklı şekillerde ifade eder ve algılar. Partnerinizin sevgi dilini öğrenin (sözlü ifadeler, dokunma, hediyeler vb.).
- Hediyeleşme ve Küçük Jestler: Küçük, anlamlı jestlerin ilişkilerde büyük etkileri vardır. Partnerinizi düşündüğünüzü hissettiren jestler yapın.
- Minnettarlık Gösterme: Robbins, her gün sevdiğiniz kişilere minnettarlık göstermenizi önerir. Bu, ilişkilere pozitif bir enerji katar.
6.7. Bu bölüm için bir pratik egzersiz: İlişkilerinizi Gözden Geçirin
Robbins, ilişkilerinizi değerlendirmek için şu adımları önerir:
- Hayatınızdaki en önemli 5 ilişkiyi yazın.
- Bu ilişkilerde karşı taraf için neler yaptığınızı ve onların ihtiyaçlarını ne kadar iyi anladığınızı değerlendirin.
- İlişkinizdeki alma verme dengesini gözden geçirin.
- İlişkilerinizi güçlendirmek için atabileceğiniz bir somut adımı belirleyin.
- Sağlıklı bencillik hakkına sahip olduğunuzu unutmayın. (Sağlıklı bencillik üzerine detay için, Dr. Umut Ahmet TARAKCI‘nın “Bir Yaşam Ustalığı – Mutluluk”kitabını öneririm)
7. Sonuç/Kapanış: İyileşme ve Sürekli Gelişim
Anthony Robbins, kişisel gelişimin bir varış noktası değil, sürekli bir yolculuk olduğunu ifade eder. Hayatın değişken dinamikleri karşısında, bireylerin iyileşme ve gelişim süreçlerini kesintisiz bir şekilde sürdürmesi gerekir. Robbins, sürekli gelişimin sadece bireyi daha başarılı kılmakla kalmadığını, aynı zamanda anlamlı ve tatmin edici bir yaşamın temelini oluşturduğunu savunur.
7.1. Sürekli Gelişimin Önemi
Robbins, insanların başarıya ulaştıklarında genellikle “tamamlanmış” hissetmek gibi bir yanılgıya düştüğünü belirtir. Ancak, gerçek başarı ve tatmin, mevcut durumun sürekli olarak geliştirilmesiyle mümkündür. Sürekli gelişimin önemi şu nedenlerle vurgulanır:
- Rekabetçi Avantaj: Dünyanın hızla değişen dinamiklerine ayak uydurmak için bireylerin kendilerini sürekli geliştirmesi gerekir.
- Zihinsel ve Duygusal Canlılık: Öğrenmeye ve büyümeye devam etmek, bireyi zihinsel ve duygusal olarak canlı tutar.
- Tatmin ve Anlam: Yeni şeyler öğrenmek ve kendini aşmak, hayatı daha anlamlı kılar.
7.2. Sürekli Gelişim İçin Robbins’in İlkeleri
Robbins, sürekli gelişimi teşvik etmek için belirli ilkeler sunar:
A. İlerleme Odaklı Olmak:
Robbins, bireylerin mükemmeliyet yerine ilerlemeye odaklanması gerektiğini savunur. Küçük ama sürekli gelişimler, zamanla büyük başarılar yaratır.
- Örnek: Her gün sadece %1 daha iyi olmayı hedeflemek bile, uzun vadede önemli sonuçlar doğurabilir.
B. Öğrenmeyi Asla Bırakmamak:
Robbins, sürekli öğrenmenin bireyin gelişim yolculuğunun temel taşı olduğunu ifade eder:
- Kitap Okuma: Hayatınızın her alanında sizi destekleyecek kitapları okuyun.
- Deneyimlerden Ders Çıkarma: Hatalarınızdan ve başarılarınızdan öğrenin.
C. Konfor Alanından Çıkmak:
Robbins, gerçek büyümenin konfor alanının dışında gerçekleştiğini belirtir.
- Yeni Alanlar Denemek: Korkularınızın üzerine giderek yeni beceriler kazanın.
- Risk Almak: Başarısız olma ihtimali olsa bile cesur adımlar atın.
7.3. İyileşme ve Gelişim Sürecinde Karşılaşılan Engeller
Robbins, bireylerin sürekli gelişim yolculuğunda karşılaşabileceği engelleri şu şekilde sıralar:
A. Korkular ve İnançlar:
- Başarısızlık Korkusu: İnsanlar, hata yapma korkusu yüzünden gelişim fırsatlarını kaçırabilir.
- Sınırlayıcı İnançlar: “Ben yapamam” gibi olumsuz inançlar, bireyin potansiyelini sınırlandırır.
B. Hedefsizlik:
- Net Hedeflerin Olmaması: Robbins, net hedefler olmadan gelişim yolculuğunun sürdürülebilir olmadığını vurgular.
C. Çevresel Faktörler:
- Destekleyici Olmayan Çevre: Negatif ve toksik bir sosyal çevre, bireyin gelişim sürecini engelleyebilir.
7.4. Sürekli Gelişim İçin Pratik Adımlar
Robbins, sürekli gelişimi sürdürebilmek için bireylerin günlük yaşamlarında uygulayabileceği adımları şu şekilde özetler:
A. Kendinizi Değerlendirin:
- Haftalık veya aylık olarak kendi performansınızı değerlendirin. Hangi alanlarda gelişme gösterdiğinizi ve hangi alanlarda daha fazla çaba sarf etmeniz gerektiğini belirleyin.
B. Geri Bildirim Alın:
- Çevrenizdeki insanlardan geri bildirim istemek, kör noktalarınızı fark etmenize yardımcı olur. Robbins, “İleri gitmenin yolu, bazen dışarıdan bir ayna tutmaktır” der.
C. Küçük Adımlarla Başlayın:
- Büyük hedeflere ulaşmak için küçük, sürdürülebilir adımlar atın. Her gün 10 dakika bir beceri üzerinde çalışmak bile uzun vadede büyük fark yaratabilir.
D. Öğrenme ve Uygulama Dengesi:
- Sadece bilgi biriktirmek yeterli değildir; öğrendiklerinizi pratiğe dökerek gerçek hayatta uygulayın.
E. Pozitif Alışkanlıklar Edinin:
- Hayatınızı iyileştirecek alışkanlıklar oluşturun. Robbins, bu alışkanlıkların zamanla otomatik hale gelerek hayatınızı dönüştüreceğini belirtir.
7.5. Gelişim Yolculuğunun Motivasyonu: Minnettarlık ve Anlam
Robbins, gelişim yolculuğunu sürdürülebilir kılmak için bireylerin minnettarlık ve anlam duygusunu ön planda tutması gerektiğini söyler:
- Minnettarlık: Robbins, minnettarlığın hem zihinsel hem de duygusal sağlığı geliştirdiğini ve bireyi daha motive bir hale getirdiğini belirtir.
- Anlam Arayışı: Sürekli gelişim, sadece bireyin kendisi için değil, aynı zamanda çevresine anlamlı bir katkı sağlamak için yapılmalıdır.
Sonuç olarak, Robbins, iyileşme ve sürekli gelişimin, bireyin potansiyelini tam anlamıyla gerçekleştirmesi için vazgeçilmez olduğunu ifade eder. Bu süreç, bireyi yalnızca daha başarılı kılmakla kalmaz, aynı zamanda daha tatmin edici, anlamlı ve dengeli bir hayat sürmesini sağlar. Robbins’e göre, gerçek başarı, kendimizi sürekli geliştirme cesaretini göstermekten ve bu yolculuğun keyfini çıkarmaktan geçer.
Katılımcılarımızın Kitap Hakkındaki Değerlendirmeleri
Moderatör İlker Aksoy tarafından yönetilen değerlendirme safhası “Farklıyız, özgünüz, özeliz. Biz böyle güzeliz.” mottomuzla başlatıldı. Bu bölümde sırası ile;
a. Ayla Şababoğlu:
“Biraz hacimli bir kitap ama keşke bu kadar hacimli olmasaydı diye okurken düşündüğüm bir kitap oldu. Bugün bu kitabın editörü olsaydım burayı 150 sayfa yapıp daha okunabilir hale getirirdim diye düşünüyorum. Birkaç olumlu şey söyleyeceğim ama açıkçası olumsuz birkaç tespitim var. Onlarla başlamak istiyorum. 1991 yılında yazılmış kitap. O nedenle zannediyorum, biraz geçerliliğini kaybetmiş kısımlar da var. Bir de gerek psikoloji, gerek koçluk ve diğer kişisel gelişimle ilgili konular zannediyorum çok hızlı değişiklik gösterdiği için son birkaç on yılda, geçerliliğini o nedenle yitirmiş olabilir. Bu, arka planda bu işlerle ilgilenmek istiyorsak sürekli ve düzenli kendinizi beslememiz gerekeceğini düşündürdü bana.
Mesela değişikliği kalıcı kılmak için yeni davranışı zevke, eski davranışı acıya bağlayın diye bir ifadesi var. Bu aklımın bir kenarında kalacak konulardan bir tanesi olacak. Güçlü sabah soruları diye bir bölümü var, bu da bana çok kullanılır geldi. Bizi güçsüz kılan ve eleştiren kelimelerle ilgili, onların yerine bizi güçlendirmek için kullanabileceğimiz kelimelerle ilgili kısım var. O kısımdan açıkçası gayet faydalandım.” dedi.
b. Kerim Tokgöz:
“En çok fayda gördüğüm şey, bu NAC (Neuro-Associative Conditioning) modeli. Çünkü benim de daha önceki okumalarımdan, olayları ve olguları daha çok duygulara bağlayarak hatırladığımız, beynimize böyle naklettiğimiz, böyle kaydettiğimiz ile ilgili bilimsel bir gerçek var aslında. Bunu 30 sene önce yazar bir modele bağlayarak kullanışlı hale getirmiş, çalışmış kullanmış. Bunun kullanışlı olduğunu ben de düşünüyorum.“ dedi.
c. Okan Çilingiroğlu:
“ ‘Atomik Alışkanlıklar’ kitabıyla örtüşen pek çok nokta yakaladım kitapta. Mesela NAC (Neuro-Associative Conditioning) yöntemi olsun, bazı koşullandırmalar olsun, davranış değiştirme yöntemleri olsun, negatif alışkanlıkları kötüleme pozitif alışkanlıkları öne çıkarma gibi yaklaşımlar olsun çok fazla örtüşen şey yakaladım.
8. bölüme atıfta bulunmak isterim. Şimdi buradaki çoğu arkadaşımız ya ‘Profesyonel Koçluk’ camiasında ya da bu camiaya yakın yerlerde bulunan arkadaşlar ve biz hep ne diyoruz bizim için en kıymetli şey güçlü, nötr yada olumlu , açık uçlu soru. Burada yazar aslında güzel bir tuzak kuruyor .Kitap kişiye ve içe dönüşe odaklı olduğu için biz koçlar olarak soru sorma refleksiyle hareket ediyoruz ve dünyada konumlanıyoruz mesleki olarak ama acaba terzi kendi söküğünü dikebiliyor mu, biz bu soruları kendimize sorabiliyor muyuz koçlar olarak, kendimize uygulayabiliyor muyuz? Buraya bence güzel bir pencere açtı benim için. Yani burada çuvaldızı biraz kendime batırıyorum. Bu bölüm benim için kendi söküğümüzü de dikmemiz gerektiğini hatırlatan bir bölüm oldu. “ dedi.
d. Gülşah Akhan:
“ ‘Kitabın bazı noktalarında içsel olarak ‘bunları zaten biliyoruz’ dediğim yerler çok oldu. Ancak bütünün de şöyle bir şey yaşattı bana. Ben bir karar verme sürecindeyim ve doğru bir karar verdiğimi de biliyorum. Kitapta tekrar şunu gördüm, bir karar vermenin iyisiyle kötüsüyle, ne olursa olsun bir şeyi sonuçlandırmanın ve bunun için harekete geçmenin çok kıymetli olduğunu bir kere daha bana gösterdi açıkçası. Benim kendimce çıkarttığım bazı maddeler var. Kitapta öncelikle kendini tanımanın ve içsel gücü keşfetmenin çok önemli olduğunu vurguluyor. Kitabın bir çok yerinde şu cümleyi anımsadım ‘Kendini tanı, kendini yönet. Çevreni tanı, ilişkilerini yönet.
Olumsuz inançların ve olumlu inançların bizi ne derece etkilediği, dolayısıyla da içsel paradigmalarımızın bizi ne kadar etkilediği ve olumsuz olanları olumluya tekrar dönüştürmenin önemini görmüş oldum.
Aynı zamanda biraz da beni maddeden alıp manaya götüren tarafları da oldu. Yani bizim insan olarak yapmamız gerekenler ve bildiğimiz, öğrendiğimiz güzel doğru bilgileri insanlara destek olabilmek amacıyla kullanmak. Bir dokunuşla insanların hayatında neleri değiştirebileceğimizi keşfetmenin bize de aynı zamanda mutluluk getireceğini de içsel olarak yaşattı.’ ” dedi.
e. Ezgi Girgin:
“ ‘Bana göre bütün eylemler, bütün davranışlar, bütün hedefler anlamlandırmaktan geçen bir boyut. Bir şeye ya da herhangi bir duruma hangi anlamı yüklersen, aslında hedefin o yönde dönüşmeye başlıyor.
Bir şeye yüklediğin anlamı değiştirdiğin zaman bir çok şey değişmeye başlıyor. Duygular da böyle, anlam değiştiği zaman sevgi, nefrete dönüşebiliyor. Yine ihtiyaçlar için de oradaki anlamı değiştirdiğin zaman ihtiyaç duyduğunu düşündüğün şeyin aslında altında yatanın o ihtiyaç olmadığını gözlemleyebiliyorsun. Yani kitapta bana dokunan nokta o anlam yüklemek konusu. Kitapta da bu anlam kavramını acı ve zevke bağlama olarak ele almış. Aslında baktığımızda tüm hayatımızda düşüncelerimizi, davranışlarımızı acı veya zevke bağladığımız şekilde eyleme dönüştürüyoruz. Sürekli değişim ve gelişim kısmı da beni etkileyen bir kısımdı .İster büyük hedefler olsun, ister küçük ihtiyaç ve hedefler için olsun, başlatılan küçük eylemler bizi hedefe doğru ilerletiyor. Örneğin bir ev almak istiyorsun ama zihninde imkansız gibi geliyor. Sürekli gelişimi hedef alıp, bugün aldığım kapı süsü yeni evimin kapısı için olacak gibi küçük adımlarla aslında zihnimize yüklediğimiz o imkansızlık farklı bir anlamlandırmaya dönüşüyor, oluşturulan vizyona ufak da olsa katkı yapmayla beraber hedefe yaklaştırıyor. Çünkü bu ufak eylemler imkansızlık anlamını kırıyor.’ ” dedi.
f. Mustafa Güler:
“ ‘Kitabın içerisinde bir çok yapılması gereken araçlardan, soruların yanıtlanmasından bahsediyor. Bir kaç tanesini ben yapmadım geçtim, sonra kitabın bir yerinde eğer yapmadıysan sen geri dön şunu yap, ondan sonra devam et gibi karşılıklı konuşuyormuşuz hissiyatı yarattı bende. Bu kitap dünyayı daha iyi bir yer haline getirme hayaliyle başlıyor yazarın. Bu aralar benim de hissettiğim duygulardan bir tanesi bu, mümkün olur veya olmaz ama en azından kendi evimizin önünü bile süpürebilirsek ne mutlu bize bakış açısıyla ilerliyorum bu aralar.
Kendinize rol modeller bulun diyor. Burada gerçekten tekerleği yeniden keşfetmenin bir anlamı yok. Bu çok zaman kazandıracak bir şey.
Burada hakimiyet alanlarından bahsettiği bir kısım vardı. Duygusal, fiziksel ilişkilerde hakimiyet, finansal hakimiyet zaman hakimiyetiydi. Gerçekten ayrı ayrı geriye dönüp baktığımda kendi hayatımda nerelerde ben bunlara hakim olamamıştım ve sonuçları ne olmuştu, hakim olduğum zamanlarda sonuçları ne olmuştu, bunları çok net bir şekilde kendi hayatımda süzgeçten geçirebildim. Bende bir farkındalık yarattı bu durum.
Ömrümün bundan sonraki on yılını nasıl yaşayacağım diye bir sorunun olduğu bir kısım vardı. ‘Burada ben neyi temsil edeceğim’ diye soruyordu. Ben burada Umut hocanın yaşam amacı felsefesi ile bağlantı kurdum, direkt onunla ilişkili olduğunu gördüm kendimce. Bir şeye ilgi duymakla ona adanmak arasında bir fark olup olmadığını söylüyor.
Karar vermenin gücü ile ilgili, eğer eylem yoksa aslında karar vermemişsiniz demektir oluyor. Bir şeyi gerçekten kafaya koyduysak en azından onunla ilgili küçük de olsa bir adım atmak çok etkili bir yöntem.‘ ” dedi.
g. Satı Seher:
“ ‘İnançlarımızı oluştururken genelde kendi gözlemlerimize bakıyoruz ama gözlemler, gözlediğimiz şey bile sınırlı olabilir diyor. Bunun içinde şöyle örnek vermiş. Güneşi izleyen bir insan güneş hareket ediyor der ve kimse de aksini çok zor ikna edebilir diyor ama biraz daha yukarıdan bakınca dünya dönüyor aslında güneş hareket etmiyor gibi bir bilgi çıkabiliyor ve o sınırlı bir bilgi olabiliyor. O yüzden de farklı perspektiflere açık olmak noktasında beni destekledi. Diğer insanların bakış açılarına açık olmak ve onlara empati yapmak anlamında bir örneği ben çok beğendim.
Duygusal eşleme yaparken biraz şunu vurgulamak istiyorum. Gerçekten bu gerçek mi? Üniversiteye gidince rahatlayacağız, gerçek mi? Üniversiteye gitmek bizi mesleki anlamda destekleyebilir. Biz de o eşleşmeyi yapabiliriz. Evet, mesleki bilgileri öğreneceğim ama rahatlayacak mıyım? Çok güzel bir eşleme de günün sonunda insan hayal kırıklığına uğruyor hani rahatlayacaktık diye. O yüzden de biraz bu eşleşmenin eksik yanlış yapılması insanı hayal kırıklıklarına ve depresyona sürükleyebilir gibi geldi. O yüzden biraz uyanık olmak lazım diye düşünüyorum ama eşleme çok güzel. Tabii ki yani hani bize ders çalışırken o hayallerle ders çalıştık, işe de yaradı ama biraz hayal kırıklığı oluşturdu.
İnançların insan üzerindeki etkilerini güzel araştırmış. O kök inancı nasıl değiştiririz? İnanç değiştirmeyle alakalı bir model veriyor olması da işe yarar yaramaz bence güzel, çünkü zor bir konu.’ “ dedi.
h. Elif Tuğrul:
“ ‘Kelimelerin gücünü ben not aldım. Normalde de bunu hayatımda çok uygulamaya çalışan birisi olarak olumlu kelime kullanma, olumlu anlam kullanma, bilinç altıyla ilgili olarak buna çok önemsiyorum. Ayrıca kelimeleri değiştirdiğimizde duygularımızın değiştiğini, bizim kelimelerimiz değiştiğinde karşımızdakinin de değiştiğini hem gözlemliyorum hem de bu söylenen şeye de çok inanıyorum.
Paternler (örüntü) ve paternleri kıymayla ilgili örnekleri var. Ben kitabı çok kullanılabilir buldum. Evet, bir çok dışarıdan bildiğimiz konu hepsi içinde. O yüzden ben bu kitaba biraz aslında sözlükte toparlanmış bir kaynak olarak bakıyorum.
İnanç kısmı yine bizim için tabii çok önemliydi. Metaforlar kısmı yine koçlukta çok önemli ve burayı kullanmak için güzel. Beni motivasyon ve harekete geçme ile ilgili gerçekten çok gaza getiren bir kitap.
Kurban rolünü kesinlikle burada hiç bir şekilde görmüyorsunuz ve oradan nasıl çıkarsınız bunlar için çok güzel örnekler söylemiş. Sadece bir kitap olup da bunun nasıl yapılacağını da söylediği için bence, çok faydalı buldum. Gerçekten koçluk soruları çok fazla var. Direkt sorular var, bizim çıkarmamıza gerek yok. Her şey birer soru aslında. Bizim düşündüğümüzü sandığımız şeylerin de arkasında sorular var, soruyla beraber düşündüğümüzü söylüyor. O yüzden ben kitabı gerçekten çok faydalı buldum. Bir başucu kitabı benim için açıkçası, toparlanmış özet bir kitap olarak düşünebilirim.‘ ” dedi.
ı:Şenol Kaptan:
“ ‘O kadar güzel lezzetler söylendi ki söyleyecek hiç bir şey yok. Tebrik ediyorum, hakkını fazlasıyla vermişiz kitabın çok net. Koçluk da çok alakası var bir defa. Kitabın her noktasında koçluğa güzel atıflar var . Elif de vurguladı kelime kalitesi konusu çok önemli. Yanlış hatırlamıyorsam şöyle bir cümlesi var kitapta, kelime haznesi zayıf olan insanların duygusal haznesi de zayıf diye.
Hatta zengin olanların da yaşam kalitesine atıf yapar bu kitap. Yaşam kalitesi cümlesini bu kadar net kullanan nadir yerlerden bir tanesidir. Değerleri çok ön plana çıkartır. Bizim için kıymetli olan yerleri çok önemli.
Çok fazla vizyona girmez hedef olarak söyler ama ne yapmak istediğin değil de ne olmak istediğine yani kimlik üzerinden bir tanımı çok ön plana çıkartır burası ,ben o yüzden kimlik bakış açısını çok beğeniyorum. Bizim koçlukta bir danışanın ihtiyacı olduğu o sorgulama alanlarını çok net tarif ediyor. ‘Soru ne yapar ‘ diye bakıyoruz. Soru ne yapar mesela? Sildiklerimizi hatırlatır diye bir kalıp hatırlıyorum. Bir de soruyla ilgili şunu hiç unutmadım ‘ Soru bize sunulanlarla yüzleştirir’ diye bir yaklaşımı var. Sorgulamadan kabul ediyoruz birçok şeyi ama soruyu aldığımız andan itibaren bir önümüze sunulmuş olanlarla yüzleşmeye başlıyoruz.‘ ” dedi.
i. M.İlker Aksoy:
“ ‘Kitaptan bir yeri cımbızla adım. Ralph Waldo Emerson diye bir düşünür var. Amerikalı sosyolog felsefeci. Benim Emerson ile ilgili ilk temas noktam Er Ryan’ı kurtarmak filmidir. Bir kilise sahnesi vardır orada sabaha karşı yürüyüşe geçeceklerdir, sohbet ederler. Onbaşı, yüzbaşına Emerson iyimserliği diye bir şey söyler. Yani savaşın insanların algılarını geliştirdiği, insanları daha iyi bir versiyona çevirdiği ile ilgili. Ben Emerson’u ilk orada görmüştüm.
Bu kitapta beş yerde alıntısı var Esmerson’un, üçünü şimdi okumak istiyorum. ‘Aptal zihne bütün dünya karanlık gelir, aydınlık zihin bütün dünyayı ışıl ışıl görür.’ Yine kelimelerin gücü ve entelektüelliğe vurgu açısından önemlidir burası.
‘Dünyada gelmiş geçmiş her büyük ve önemli an bir hevesin zaferidir.’ demiş.
Ben heves kelimesini çok seviyorum. Çocuklarımızın da hevesleri oluyor. Bizlerin de hevesleri oluyor. Bu kitap kulübü de bir hevesin eseridir. Heves konusu önemli bir konu, Emerson burayı yakalamış.
Son olarak ‘Değerli insanların en iyi etkilerini onların yanından ayrıldığımız zaman hissederiz.
Ben bazılarını yanından ayrıldığım zaman hissediyorum ve onlara ne kadar değerli olduğunu fark ediyorum. Burayı da Emerson söylemiş.
Liderler okurlar diye bir bölüm var. Okumak, öğrenmek için çok kıymetli. Hepimizin çok okuması lazım.’ ” dedi.
Bir sonraki toplantı duyurumuz:
Sıradaki toplantımızı 26 Şubat 2025 Çarşamba günü saat 20.00-21.30 arasında gerçekleştireceğiz. Bu toplantımızda Daniel Kahneman’ın Hızlı ve Yavaş Düşünme kitabını inceleyeceğiz.
Sevgiyle ve sağlıcakla kalın…
Bir yanıt yazın